Melez Mimar

   Çoğu zaman okuduğum kitapların konusunu olmasa da içerisindeki olayların gidişatını unuturum. Aynı kitabı okumuş kişilerle karşılaşınca her ne kadar sevinsem de, kitaptaki bir olaydan bahsettiklerinde deyim yerindeyse 'fransız' kalmamak için okuduğum ya da okumak üzere olduğum kitaplar hakkında bilgiler henüz belleğimde taze iken özetini ve ara sıra da konu hakkında görüşlerimi yazmaya karar verdim.    Bugün okumaya başladığım ' Küçük Mucizeler Dükkanı ' kitabında kitabın başkahramanı olan Lydia Hoffman , 16 yaşında kansere yakalanır ve geçirdiği ameliyatlarla beyninden kötü huylu tümörler alınır. ('Ameliyatlar' diyorum çünkü tümör ikinci kez tekrar büyümüş) İkinci tümör haberinden yakın bir süre sonra babasını kaybeden Lydia'nın ablası özellikle anne ve babasının onunla ilgilenmesinden her zaman rahatsız olmuştur. Bu iki kız kardeş oldum olası anlaşamazlar.   Zor günleri atlayan Lydia, kemoterapi gördüğü dönemlerde örgü örmeyi öğrenir ve kanser olan

          Başrollerde Brad Pitt ve Mireille Enos'un oynadığı film Max Brooks'un Dünya Savaşı Z kitabından uyarlanmış. Film vizyona 21 Haziranda girmesine rağmen, anca dün kuzenimle sinemaya gidip izleme fırsatı bulabildim. Filmdeki detaylar o kadar güzel ki, film o kadar akıcı ki; zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Filmdeki olaylar diğer filmlerdeki gibi öyle kolay kolay tahmin edilemiyor. Her an bir sürprizler karşılaşılabiliyor..   Konusuna gelirsek filmde eskiden Birleşmiş Milletlerde görev yapmış ama ailesi için işini bırakmış bir baba olan Gerry (Brad Pitt)  ailesiyle mutlu bir hayat sürdürürken, Çin'de yayılan bir virüs tüm dünyaya yayılmış ve insanları zombiye dönüştürmeye başlamıştır. Bunun sonucunda ailesini koruma altına almak için; Birleşmiş Milletlerin iş teklifini kabul etmek zorunda kalır. İsimleri duyulmuş, seçkin ve işlerine yarayabilecek insanları bir gemide toplayan örgüt Gerry'i bu virüse karşı bir panzehir bulmak için bir grup çalışanla

  Bugünkü iftarımıza dayımların eski komşusu davetliydi. Bu yüzden menümüzde özeldi. Yengem yine önceden planını yapmıştı, bize ( yani benle, kız kuzenim ) sadece yapacağımız yemeği söyledi ve hızla mutfaktan uzaklaştı :D   Menümüz Toyga Çorbası Tel Şehriyeli Pirinç Pilavı, Fırında Mantarlı Türlü, Fırında Piliç Köfteli Patates FIRINDA MANTARLI TÜRLÜ Malzemeler Yarım kilo mantar 3 orta boy patates 1 orta boy soğan 3 patlıcan 3 kabak 4 adet sivri biber 2 domates 5 diş sarımsak 10 adet kabak çiçeği ( isteğe göre ) 100 gr kıyma ( 1 avuç kadar ) 3 yemek kaşığı sıvıyağ 3 yemek kaşığı salça Tuz, karabiber , pulbiber 6 su bardağı su Üzerine ; Rendelenmiş kaşar peyniri ( isteğe bağlı ) Yarım kilo mantarı bol limonlu suda yarım saat bekletiyoruz ( kararmasınlar diye ). Daha sonra tepsimizin içine sebzelerimizin tümünü küp küp doğruyoruz. Üzerine baharatımızı koyuyoruz ve ayrı bir kapta karıştırdığımız su, salça ve sıvıyağ karışımımızı tepsimize döküyoruz. Tepsimi

Herşey 'off , canım pizza çekti' dememle başladı.. Yengem hamur mayaladı veeee sahurda yememiz için pizza yaptı... :) 

   Uzun süredir herkeste gördüğüm ombre saçı kendim de denedim fakat saçıma olan düşkünlüğüme yenik düştüm ve iki hafta sonra saç uclarımı yeniden siyaha boyadım.    İlk olarak ombre saçın ne olduğunu anlatayım; ombre saç şu sıralar çok sık karşılaştığım saç diplerinin koyu, saç uclarının daha açık tonlarda olduğu saç rengi oluyor.     Benim saçlarım kömür renginde yani bayağı koyu. Ben saçım için market reyonunda bulunan en açık sarı boyayı aldım ve ilk olarak saçlarımı ikiye ayırarak uçlarına yaklaşık on santimetre kadar boya sürdüm ve 10 dakika bekledim. Sonra saçın üst bölgesine doğru elimle ( ucları da tekrar boyayarak ) boyayı sürdüm ve 15 dakika da öyle bekledim. Normalde benim saçım kolay kolay renk açmaz ama bu kadarı kahverengi olması için yeterli oldu. Korka korka yaptığım için sonuç böyleydi,      Hoşuma giden ombre saç modellerine gelirsek ;   

   Ramazanın tadının her zaman kalabalıkta çıktığına inanmışımdır. Tek başına hazırlanan sahur ve iftarın tadı olmuyor, sanki yemekte birşeyler eksik gibi... Bu yüzden sık sık minibüse atlayıp dayımlara geçiyorum. Çekirdek aile olmalarına rağmen çok farklı bir dünyaya giriyor insan kapıdan.. İlerleyen günlerde ailemden daha çok bahsedeceğim.    Ramazan geldi geleli etrafımdaki çoğu bayanın aklındaki soru 'Bugün ne yemek yapsak?' oluyor. İnsan oruç tutunca akşam yenilen yemek ödül misali olduğundan çok farklı şekilde yapılıyor. Ayrı bi özen ve arzuyla... Kendimi bildim bileli yengem hiç strese sokmaz kendini, dünden planını yapar yarın ocakta ne pişeceğinin.. Menümüzde ise bugün ; toyga çorbası (soğuk çorba), kekik ve biber soslu makarna,  Zeytinyağlı taze fasulye, çoban salata , közlenmiş patlıcan ve biber salatası veeeeeee iftar soframızın vazgeçilmezleri su ve hurma.. Son olarak meşrubat olarak yengemin bahçeden toplanan eriklerle yaptığı erik hoşafı..   ZEYTİNYAĞLI TAZ

   Bloğuma ilk ne yazmalıyım, nasıl yazmalıyım diye düşünürken; gözüme masamın üzerinde duran, makyaj fırçalığım çarptı. Makyaj malzemelerini ve fırçalarını hiç bir zaman düzen içinde kullanamamış bir insan olarak, bu fırçalığın bana gerçekten büyük bir yararının olduğunu söylemeliyim. Fırçaları sürekli kaybederdim ve aldığım fırçaların varlığını bile unuturdum.. Bu çözümden sonra bu sorunlarla bir daha karşılaşmadım Fırçalığı yapmak çok basit, ihtiyacınız olan malzemeler ; süs kumu, bardak ya da kavanoz ve fırçalarrr.. Kumu bardağın içine dökün ve fırçaları tek tek kuma gömün, böylelikle dik duracaklar ve tüm fırçalarınız göz önünde olacaktır.  Ve işte sonuç ;